90’lı yılların başında Bankalararası Kart Merkezi’nde yeni bir uzman iken tanıdım Özlem Ercelen İmece’yi. Ankaralı, kolej mezunu, ODTÜ işletmeyi bitirmiş, birkaç kısa iş deneyiminden sonra kendisi gibi genç olan BKM’ye katılmış. Ama o kısa deneyimlerinden biri olan Yapı Kredi’de Hüseyin İmece ile tanışmışlar ve de büyük bir aşk ile evlenmişlerdi.
MasterCard’a geçip ofisi açtıktan sonra biraz büyüsek de Özlem’i buraya alsam diye düşündüm. 3 yıl sonra başardım. Toga Köktuna ile birlikte Özlem’i MasterCard, o zamanki adıyla Europay’e 1996 sonunda katabildim. Dışarıdan bakınca o ofisin işinin MasterCard servislerini Türk bankalarına tanıtmak olduğunu sanırsınız. O kısım işin yüzde 20-25’idir. Asıl olan ve de zor olan Türk Bankalarının başarılarını Avrupa’ya “satabilmek” di. Biz, Filiz Kaya (Doğaner) nın da yardımıyla Türkiye’yi Avrupalı bankalara karşı sürekli bir mücadele ile tanıttık, büyüttük kart işinde. Arada hem Türkiye’de hem de sorumlu olduğumuz büyük coğrafyada ne maceralar yaşadık. Gürcistan, Kazakistan hatta Ermenistan… Sponsorluklarda beraber olduğumuz bankacıların hepsiyle de Özlem çok içten ilişkiler kurdu. Bireysel bankacılık ve ödeme sistemlerinde teknoloji ile pazarlamanın nasıl birleşmesi gerektiğini anlayan ve anlatan çok ender insanlardandı.
Ben 1999’da ayrılırken ofisin başına Özlem’in geçmesine hem genç hem de kadın olduğu için karşı çıkanların hepsi daha sonra ne kadar doğru bir karar aldığımızı yineleyip durdular. MasterCard Avrasya onun liderliğinde sürekli büyüdü ve gelişti.
Benim olmayan küçük kız kardeşim ile kızım arasıydı Özlem. Daha ilk karşılaşmamızda aramızda harika bir frekans tutmuştu. Birlikte yapılamaz denilen bir sürü projeye imza attık. Sonra o kendi takımıyla daha da harika işler yaptı.
MasterCard’ın Avrupa inovasyon lideri seçildikten hemen sonra hastalığı ortaya çıktı. Yıllarca mutlu bir evlilik sürdürdüğü Hüseyin ile inanılmaz mücadele ettiler. 5 yaşındaki oğulları Tuna’ya Houstan’da Özlem tedavi olurken ingilizce öğrettiler.
Hep ileri bakan, iyimser, güleryüzlü, inanılmaz çalışkan, ülkesini çok seven, kendine güvenli harika bir Cumhuriyet ve Atatürk kızıdır Özlem. İçtendir, politikası yoktur. Annesi, babası, abisi, yengesi doktor olan bir insanın 42 yaşında bu hastalığa tutulması ve tüm mücadeleye rağmen üstesinden gelememesi gerçekten çok ama çok acı. İlk hastalığı duyduğumuzda onu ilk görenlerdendim ve saçmalama bunu mu atlatamayacağız diye konuşmuştuk. Evet iki küsür yıl mücadale edildi ama olmadı işte.
Tamam hepimiz ölümlüyüz ama bazılarına konduramazsınız. Özlem o yüzden hep yaşayacak. 44 yıllık yaşamına hep dostluk, sevgi ve başarı koydu. İyi kalbiyle herkese yardım etmeye çalıştı ve zorları kolay yaptı. Fark yarattı. Sadece burada değil tüm MasterCard dünyasında fark yarattı. Bizlerin kalbinde, Hüseyin’in hep yanında ve Tuna’sının içinde yaşamaya devam edecek.
Sevgi bulutlarında buluşmak üzere Özlem.
Mehmet SEZGİN